Çevre sorunlarının 1970 başlarında ulusların ve dünyanın gün demine belirgin ve yoğun şekilde yerleşmesi, önceki dönemlerde başlayan ve özellikle altmışlı yıllarda hızlanan gelişmelerin toplum sal yapılarda meydana getirdiği değişiklikler nedeniyledir. Gerçek ten, hem bilim adamlarının araştırmaları, hem çevrecilerin çabalan, hem de çok sayıda devleti etkileyen çevre felâketlerinin yaşanması 1 bir gerçeğin açık olarak görülüp algılanmasını sağlamıştır. Bu da, çevre sorunlannm insanoğlunun yıllardır egosentrik bir anlayışla ve maksimum kâr hedefi uğruna doğaya acımasızca müdahale etmesi yüzünden ortaya çıkmış olduğudur. İşte bu sorunlann toplumsal yaşamın hemen tüm alanlannı et kilemesi, insanlann değer yargılannda ve beklentilerinde değişik likler yapmış, yeni ve önemli gereksinimler yaratmıştır. Hukukun varoluş nedeni ve temel fonksiyonu da bu tür gereksinimlerin karşı lanmasına hizmet etmek olduğu için, devletler bu aracı çevre sorun salını çözüme kavuşturmak için harekete geçirmekte gecikmemiş lerdir. Ne var ki, ilk planda başvurulan bazı geleneksel ilke ve araçlann sorunlan önlemek bir yana giderici çözümler bulmak; ge nel sorunlar bir yana somut ve sınırlı sorunlan çözmek açısından dahi bekleneni vermediği görülmüştür. Bunun temel nedeni başvu rulan ilke ve araçlann bireyi temel alan bir fikir etrafında oluşturul muş olması, oysa çevre sorunlarının yaygın ve çok yönlülükleri ne deniyle tek tek bireylerden çok tüm toplumu etkilemeleri yani genel yaran ilgilendirmeleridir. * Bu makalede başvurulan çalışmaların ve yazarların tam adlan atıflarda değil bibli yografyada gösterilmiştir. 1. Bunlar çevre hukukunun oluşum halkasındaki üç önemli zincir olarak değerlendiri lebileceği gibi, bu hukuk dalının halen içinde bulunduğu evrimin de başta gelen öğe leridir. 608 NÜKHETTURGUT Başvurulan geleneksel hukuk mekanizmalarının yetersizliğinin açığa çıkmasıyla birlikte, çevre hukukunun "kendine özgü bir hu kuk dalı" olarak ortaya çıkma sürecinin başladığına tanık oluyoruz. Çünkü çevre hukuku geleneksel hukuk ilke ve kavramlarını (kusur, kanıt, nedensellik bağı, sorumluluk, mülkiyet, hak, devlet, egemen lik gibi) sorgulayarak, bunların sınırlarını zorlayarak, zayıflıklarını sergileyerek gelişmiştir. Bu bağlamda ilk planda bu kuralların mümkün olduğunca geniş yorumlanmasının yollan aranmış, sonra ları bazı değişiklikler yapılması söz konusu olmuş ve nihayet yeni ilkeler, araçlar geliştirilmiştir. Bu arada çevre hukukunun bu doğ rultudaki gelişiminin; çeşitli siyasal sistemlerin, ideolojilerin yıllar dır sağlamaya çalıştıklan sosyal adalet ve -bu çerçevede-gerçek bir demokrasi gibi hasas konulan da kapsadığını belirtmek gerekiyor. Söz konusu gelişim sürecine ilişkin genel bir değerlendirme de, idare hukukunun bu süreçte hâlâ da belli ölçüde devam eden bir ağırlığının olması ve gelişmelerin, uluslararası alandaki gelişmelere paralel olarak bunlarla içice bir seyir izlemesidir.
CITATION STYLE
Nükhet, T. (1995). KİRLETEN ÖDER İLKESİ VE ÇEVRE HUKUKU. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 44(1), 1. https://doi.org/10.1501/hukfak_0000000712
Mendeley helps you to discover research relevant for your work.