Yirminci yüzyılın başlarında kamu politikaları konusunda siyasi karar vericiler için objektif ve akademik araştırmalara dayalı bilgi üretme amacı ile kurulan düşünce kuruluşlarının rolü 1970’li yıllarda savunucu düşünce kuruluşlarının ortaya çıkması ile birlikte güçlü bir ideolojik ve partizan pozisyon ile fikirlerin pazarlanmasına dönüşmüştür. Günümüzde popülizm ve otoriterleşme eğilimi ile birleşen post-truth dönem ise düşünce kuruluşları için yeni bir meydan okuma olup bu kuruluşların rolünün yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Düşünce kuruluşlarının iktidara karşı gerçekleri haykırması olarak ifade edilen “speaking truth to power”, otoriterleşen sistemlerde halka karşı gerçekleri haykırmaya (speaking truth to people) dönüşmelidir. Bu makalede bu yeni dönemde düşünce kuruluşlarının değişen rolü ve stratejileri tartışılacaktır.The role of the think tanks as providing knowledge for political decision makers on public policy issues based on objective scholarly research when they were established at the beginning of the 20th century turned into marketing of ideas with a strong ideological and partisan position as the advocacy think tanks emerged in 1970s. Today populism and authoritarian tendency combined with the post-truth era pose a new challenge for think tanks which requires reevaluation of their roles. Role of the think tanks as “speaking truth to power” should become “speaking truth to people” in political systems with an authoritarian tendency. This article discusses the changing role and strategies of think tanks in this new era.
CITATION STYLE
DURNA, T. (2019). KAMU POLİTİKASI AKTÖRÜ OLARAK DÜŞÜNCE KURULUŞLARI VE DEĞİŞEN ROLLERİ. Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi, (25), 199–214. https://doi.org/10.18092/ulikidince.556391
Mendeley helps you to discover research relevant for your work.