A MULTIDISCIPLINARY ASSESSMENT OF CYBER CAPITALISM AS A NEW MODE OF PRODUCTION

Abstract

This study investigates the theme that Cyber capitalism has an accelerating effect on the genetic relationship between capitalism and crisis and its possible impacts on developing economies at the intersection of innovative technology, digital culture, and neoliberal paradigms. Due to cutting-edge digital transformations, IoT electronic devices, the internet, mobile phones, etc., can always be kept in an accessible, visual, and controllable medium altogether to consumers, employees, and people. On the other hand, cyber-capitalism substitutes the market's priorities for society's priorities, trust, accuracy, stability, etc., that keep the community together and hold religious and moral values. As a result, being open to continuous change, inability to adapt to new situations, insecurity, and anxiety negatively affect established moral values and principles. It is argued that cyber-capitalism, with its premises of industry 4.0 on the one hand, replaces new production relation networks in flexible production environments with technological possibilities of artificial intelligence (AI) and mixed virtual reality (VR).Bu çalışma, Siber kapitalizmin, kapitalizm ve kriz arasındaki genetik ilişkisi üzerinde hızlandırıcı bir etkiye sahip olduğu temasını ve bunun gelişmekte olan ekonomiler üzerindeki olası etkilerini, yenilikçi teknoloji, dijital kültür ve neoliberal paradigmaların kesiştiği noktada incelemektedir. Siber-kapitalizmin, bir yandan endüstri 4.0'ın öncülleriyle, esnek üretim ortamlarındaki yeni üretim ilişkileri ağlarını yapay zeka ve karma sanal gerçekliğin teknolojik olanaklarıyla değiştirdiği iddia edilmektedir. Son teknolojinin dijital dönüşümleri sayesinde IoT elektronik cihazları, internet, cep telefonları vb. tüketiciler, çalışanlar ve insanlar için her zaman erişilebilir, görsel ve kontrol edilebilir bir ortamda tutulabilmektedir. Öte yandan, siber kapitalizm, toplumu bir arada tutan dini ve ahlaki değerleri barındıran sosyal öncelikleri, güven, doğruluk, istikrar vb. yerine her zaman piyasanın önceliklerini koymakyadır. Sonuç olarak sürekli değişime açık olmak, yeni durumlara uyum sağlayamamak, güvensizlik ve kaygı, yerleşik ahlaki değer ve ilkeleri de olumsuz etkilemektedir